14 Eylül 2011 Çarşamba

ESKİŞEHİR - BEYPAZARI - 1


Bayramın birinci günü erkenden yola çıkıyoruz. Öğle yemeği için Kütahya’da Ahmet Ağa’ya gidiyoruz. Önden ikram edilen çorba soğuk, ama köfteler güzel. Sonra şehri görmek amacıyla merkeze geçiyoruz. Bir işe yaramıyor, çünkü bayram nedeniyle her yer kapalı. Bir tek Çini Müzesi ve Lajos Kossuth Müzesi açık.
Lajos Kossuth, Macaristan’ın Avusturya’dan ayrılması için savaşan bir lider. Verdiği savaşta başarılı olmasına rağmen, Lehistan’ın aynı şekilde baş kaldırmasından korkan Rusya’nın müdahelesiyle ülkeyi terk etmek zorunda kalıyor. Osmanlı Devleti’ne sığınıyor, 1850-51 yıllarında Kütahya’da kalıyor. Tam yüz yıl sonra, Macar hükümeti tarafından kaldığı ev müzeye dönüştürülüyor. Osmanlı ve Macar kültürünü bir arada yaşatan bir ev burası.


Ulu Cami ve Çini Müzesini geziyoruz. Müzede çini yapımı detaylı olarak anlatılıyor. 1766 yılında hazırlanmış “Fincancılar Anlaşması” duvara asılmış. İşyeri sayısının 24 olduğu, bu sayının arttırılmayacağı belirtilmiş; usta, kalfa ve çırakların kaç para alacağı yazıldıktan sonra, bu kurallara karşı gelenin ölüme bedel kürek cezasına çarptırılacağı da açıklanmış. Tarihteki ilk oligopol anlaşması bu mu acaba?




Müzede Germiyanoğlu Yakup Çelebi’nin mezarı var. Yakup Çelebi, Süleyman Şah’ın oğlu. Kız kardeşi Yıldırım Beyazıd ile evleniyor. Kendisi kardeşine çeyiz olarak verilen toprakları geri alıyor, Yıldırım Beyazıd tarafından hapse atılıyor.. Ankara Savaşı’ndan sonra Timur’a sığınıyor. Ancak daha sonra Beyazıd’ın cenazesini alıp Bursa’ya getiriyor, ve mirasçısı olmadığı için topraklarını Osmanoğulları’na bırakıyor.

Germiyan Sokakta öylece dolanıp bir otelde kahve içmekle yetiniyoruz. Otel, eski bir konak yenilenerek oluşturulmuş. Hoş bir yer olmuş. 

Fazla zaman kaybetmeden şehirden ayrılıp Eskişehir'e doğru yola çıkıyoruz. Göremediğimiz yerler Çinili Camii, Çini Yapım Atölyesi ve Kütahya Evi.
Akşama doğru Eskişehir’e varıyoruz. Yemekten sonra da şehri keşfe çıkıyoruz. Otelimiz şehir merkezine yakın, yürüyerek Haller Gençlik Merkezi’ne gidiyoruz. Eski hal binası yenilenerek kullanıma açılmış, binanın bir tarafı yemeğe, bir tarafı alış verişe ayrılmış. Ortadaki boşlukta ise çay kahve içmek için masalar var.

Haller Gençlik Merkezi’nden çıkıp yürüyüşe devam ediyoruz. Upuzun bir sokakta kafe ve barlar sıralanmış. Gençler bu sokakta, oldukça hareketli bir yer. Bizim gibi turla dolaşanlar hemen belli oluyor. Porsuk çayına kadar yürüyüp bir kahve içiyor, otelimize geri dönüyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder